En Çok Kullanılan İngilizce Deyimler ve Anlamları
Günlük Hayatta En Çok Kullanılan İngilizce Deyimler ve Anlamları
İngilizce dilinde sıklıkla kullanılmakta olan ve bir bütün olarak anlam ifade eden kelime ve cümlelere İngilizce deyimler denmektedir. Dilin yapısına ve kültürel özelliklerine özgü olan deyimler, dilin doğal olarak kullanımına uygun bir şekilde sergilenmektedir. Uluslararası bir dil ve dünyanın en zengin dillerinden biri olan İngilizce, geçmişten bugüne birçok millet tarafından konuşulan ve öğrenilen bir dil olmaktadır. Dünyanın en ünlü eserlerinin verildiği İngilizce’nin, bütün kıtalarda konuşulmaya başlanması ve şu anda da birçok kişi tarafından bilinen bir iletişim aracı olarak kullanılması, normal gündelik hayatımızda da farklı bir ülkede yaşayan biri ile ortak olarak İngilizce dili tercih edilmesini sağlamaktadır. Bu durumda kuracağınız cümlelerin arasında İngilizce deyimleri kullanmanız, o dile daha hakim ve özgüvenli bir konuşma yaratarak lisanınızı daha doğal göstermenizi sağlayacaktır.
Aşağıda sizler için hazırladığımız bazı günlük hayatta kullanılan İngilizce deyimleri bulabilirsiniz.
- A piece of cake : Bir olayın veya durumun çok basit bir şey olduğunu ifade etmek için İngiliz deyimleri arasında en popüler deyimlerdendir.
- You can’t judge a book by its cover : Çevirisi bir kitabı kapağına bakarak anlayamazsın olan bu deyimde, bir kişiyi veya bir olayı sadece ön yüzünden göründüğü gibi yargılamak pek de doğru bir şey olmadığı anlamına gelmektedir.
- Twist someone’s arm : Kelime anlamına bakacak olsaydık birinin kolunu alıp ters çevirmek olarak yorumlanmaktadır. Fakat burada bahsedilmek istenen birinin yapmak istemediği bir şeyi veya olayı uzunca bir süre dil dökerek yani kısacası ağzından girip burnundan çıkarak ikna etmeyi başarmasıdır.
- Stab someone in the back : Birinin sırtından bıçaklamak anlamına gelen bu deyim, çokça güven duyduğunuz birinin sizin güveninize ihanet etmesine yorumlanmaktadır.
- Cut to the chase : Bu deyimi duyduysanız biri size artık anlatmaya çalıştığınız olayın ne olduğunu ve kısaca sadede gel artık demek istediğini belirtiyordur.
- To have sticky fingers : Eli uzun olmak anlamına gelen bu deyimde birilerinin eşyalarına veya parasını çalmak hırsızlık yapmak anlamını getirmektedir.
- To give a run for one’s money : Kendi seviyesindeki biriyle olan mücadelesinde elinden geleni yaparak mücadeleyi kazanmak yani kök söktürmek de diyebiliriz.
- To be closefisted : Bizim tabirimizde cimri diye adlandırdığımız para harcamayı sevmeyen istemeyen kişilere kullanılan bir deyimdir. Eli sıkı olmak olarak geçmektedir.
- Midas touch : Bu deyimin aslında Kral Midas’ın eliyle dokunduğu her şeyin altına dönüşmesinden günümüze kadar gelmiştir. Şu anda da kolayca para kazanabilmek olarak kullanılan Midas touch, tuttuğu altın olmak diye çevrilmektedir.
- Living hand to mouth : Çok paraya sahip olmadan yaşayan veya ona yetecek kadar yaşayan kişiler için kullanılan bu deyimin kullanım şekli ise ucu ucuna yetmek şeklindedir.
- Eat like horse : At gibi yemek olarak çevrilse de bizim tabirimizle öküz gibi yemek yemek diyebiliriz.
- Spill the beans : Aslında söylenmemesi gereken veya belirli bir zaman diliminde söylenmesi gereken bir şeyi zamanı gelmeden önce olayı ifşa etmek diyebiliriz. Asıl anlamı ise ‘’Baklayı ağzından çıkarmak / Ağzından kaçırmak’’ olarak kullanılmaktadır.
- Calm before the storm : Fırtına öncesi sessizlik olarak kullanılan, sıkıntılı bir dönemin veya karmaşıklığın meydana gelmesinden önceki olağandışı bir şekilde oluşan sakinlik anlamına gelmektedir.
- Make waves : Ortalığı karıştırmak, meydana gelen sorunların sebebi olmak, işleri daha da karmaşık hale gelmesini sağlamak.
- Speak of the devil : İyi insan lafının üstüne gelirmiş veya iti an çomağı hazırla olarak da kullanılan bu deyim, kendisinin bahsedildiği ortama bir anda girmesi durumunda kullanılan bir deyimdir.
- Every cloud has a silver lining : Her şerde bir hayır vardır olarak kullanılan bu deyimde, insanların başından geçen bütün olayların sonunda veya yaşadığı kötü olayda mutlaka bir hayır vardır. Yani çok kötü görünen bir olayın sonucunda çok daha güzel şeylere sebep olabileceğinin anlamına gelmektedir.
- Hot under the Collar : Küplere binmek, sinirleneceği bir durum karşısında normalin daha üstünde bir şekilde sinirlenmek ve sağa sola ateş saçmak gibi anlamlarda kullanılmaktadır.
- To hold out an olive branch : Zeytin dalı uzatmak, uzunca bir süredir tartıştığın bir rakip veya düşmana karşı olan savaşı sonlandırmak istemek, barış teklifi sunmakta diyebiliriz.
- Beat around the bush : Lafı eveleyip gevelemek, çoğunlukla yüz kızartıcı bir olayı veya söylemekte zorlanıldığı durumlarda asıl şeyi bir türlü söyleyememek veya söylenmesi gereken şeyi uzatarak sadede gelememek gibi durumlar için kullanılmakta olan bir İngilizce deyimdir.
İngilizce deyimler, karşınıza gündelik hayatınızı her bir alanında çıkabilmektedir. Bazen İngilizce bir dizi veya İngilizce bir kitap okuduğunuzda bu tarz deyimlerle sık sık karşılaşabilirsiniz. Fakat anlamlarını bilmiyorsanız kelime kelime çevirmeniz kafanızı oldukça karıştıracaktır. Çünkü bir bütün halinde anlam ifade ettiğinden dolayı kelimelerle anlamanız pek de mümkün olamayabiliyor. Bu yüzden İngilizce deyimler önemli mi, bilmemiz gerekiyor mu diye soracak olursanız. Daha sağlıklı bir iletişim için ve İngilizce diline daha hakim olmak istiyorsanız günlük hayatta kullanılan deyimler hakkında bir fikrinizin olması sizin açınızdan oldukça sağlıklı bir yol izlemenize yardımcı olacaktır.
İngilizce ile ilgili İngilizce günlük konuşma kalıpları blog yazımıza da göz atabilirsiniz.